|
|
 |
Özlüyorum seni,
Yalansız bir özlem bu
Dolansız, saf bir özlem.
İçinde umutların olduğu
Hayallerin dolduğu saf bir özlem
Özlemin adı sevgiymiş beklemekmiş
Özlemin yürekteki diğer adı senmiş
Ne yapacağını bilememekmiş
Yolda yürüken otobüslere bakan
Telefonu çalarda duymam korkusuyla
Elinden bırakamayan
Bir kelimede olsa sesini duymak için ağlayan
Sevmekmiş diğeri adı özlemin yürekte dinmeyen
Bulutlara baktığında bile sanki onu görmekmiş
Kayan yıldızlarda dilekler tutmakmış
Gözden akan her damlada onu anmakmış
Onun uzaklarda olduğunu bilerek
Bir nefes kadar yanında hissetmekmiş özlem
Özledim seni yüreğimde saf bir sevgiyle
Ellerini tutmayı özledim gözlerine bakmayı
Gönlümü sevgiyle sarmalayan ılık nefesini
Nisan yağmuru gülümsemeni özledim…
Gerçekleşmeyecek hayallerimizi
Hüzün dolu vedalarımızı özledim;
Özledim dedi kalemim eğildi gözlerim
Kanadı yüreğim sustu dillerim
Topladım anılarımı attım heybeme
Onlar tek mutlu yanı bu özlemin sevginin
Şimdi ……..
‘Alıp da gittiğin bir yudum sevgiyi,
Ve yüreğimdeki seni varlığını özledim…’
Seni SEN diye seviyor ve SENSIN diye vazgeçmemeyi ÖZLEDİM…..
KARÇİÇEĞİ NAZAR
Hatice Fiskeci
Hani anlatacaklardı, anlayacaklardı
Olmaz dedim, anla dedim
Masal bu kim inanır
Masal bu sadece yaşanır
Hani anlatacaklardı, anlayacaklardı
Bak kapanmış börekçi
Artık azarlanan çıraklar yok
Elektrikler kesilmiyor artık
Kimse erken gelmiyor sahile
Av yasak değil, balık yok
Hani anlatacaklardı, anlayacaklardı
Ortaköyde tavla oynanmıyor çok olmuş
Güz gülleri dinlenmiyor, unutulmuş
Terminali yıkmışlar, yok artık ayrılıklar
Yok bilen künefe yapmayı
Bırak artık yemek öncesi sigara yakmayı
Hani anlatacaklardı, anlayacaklardı
Geçenlerde uğradım ilk koluma girdiğin yere
Beyaz taş merdivenler duruyor nasılsa
Yok artık kitabevi, yok ışıkta parlayan gül
Nasıl da yakışır sana hep gül
Masal bu kim inanır
Sadece yaşanır
Hani Anlayacaklardı, masal bu…
Tarif etmek istedimse de aşkı, lügat yetmedi,
En güzel nagmeler bile sahsı memnun etmedi,
O kaçtı, ben kovaladım, mücadelemiz bitmedi,
Her geçen güne rağmen, seviyorum arkadaş.
Mutluluğun resmini hayalimiz gibi çizemedik,
En güzel anıları, geçmişimiz gibi dizemedik,
Tehlikeler çan çalmış da dibimizde, sezemedik,
Her yağan yağmura rağmen seviyorum arkadaş,
Ne sağanak yağışlardan kaçtım, ne kardan- kıştan,
Nelere göğüs gerdim bilseniz vererek genç yaştan,
Bırakın bir iki yılı zira vazgeçmiş iken bu baştan,
Her kılıç darbesine rağmen, seviyorum arkadaş,
İnsanız insan, bedenimiz gibi ruh da nefes almalı,
Ne ekersen bu dünyada, öldüğünde miras kalmalı,
Oğuz söyler söyler de, illa ki laf yerini bulmalı,
Her acı dizeye rağmen, seviyorum arkadaş.
GÜLÜM
Senden başka gül koklarsam
Üstüme dikenlerin yağsın gülüm
Karanlık çöksün üstüme
Görmez olsun gözlerim
Kararsın umudum çöksün bendim
Atmasın zaten durmuş olan kalbim
Tutmasın elim ayağım kopuversin
Akmaz olsun gözyaşlarım kuruyuversin
Seni sevdiğim günler bitsin
Çekiliversin damarımdaki kanlar
Alıversin Azrail bu hain canımı
Yıkıversin evimi, barkımı, hânımı
Mutsuzluk tek varlığım olsun
Bu can bu bedenden yok olsun
Bu sevda bu bedene mezar olsun
Senin üstüne gül koklarsam gülüm
Senden başkasına uzanırsa bu eller
Okursa bu şiirleri başkasına bu diller
Geleceğimde ne sen gibi bir yar
Ne de yaşayabilecek bir diyarım olsun
Gülüm…
Aşk pinar olsa
taş olurum
yosun tutarim
yaninda..
Aşk bir buket gül olsa
güneş olurum.
onu kuruturum.
kalirim onunla
kutusunda…
Aşk olsa burda şimdi
ben kalkar ona yer veririm.
Otur ey aşk,dinlen derim.
Rahat ettiririm
Arkasina yastik veririm.
Içecek birşeyler ikram ederim.
Ilgiyi esirgemem.
memnun ederim.
Aşk burda otursa şimdi
ben bilirim ki
ben eririm.
Aşk güneş mi öyleyse ?derim..
Ben buz muyum?
O tava,
ben margarinmiyim
diye düşünürüm,
ama o agirbaşliligiyla
oturur öyle orda.
Ben sadece ona bakarim.
Ona bakabilirmiyim acaba,
ya kör olursam sonra
gözlerimi aşk gördürmezse bir daha…
Aşk bir pinar olsa
ben küçük bir kurbaga olurum.
Ordan dişari çiktigimda
fazla duramam.
Içine atlarim.
Aşk bir pinar
ben bir kurbaga….
o benimle güzel
ben onsuz asla…
Ne olur söyleyin sevenler bana
Ayrılmak kanun mu aşk kitabında
Elele tutuşup gülmeden daha
Terketmek kanun mu aşk kitabında
Ümitlerim kırıldı bitti
Hayallerim yıkıldı gitti
Bu dert beni benden etti
Sevdim sevdim bak ne hale geldim
Her seven sonunda düşüyor derde
Bu aşk kitabının yazanı nerde
Bir aşık inandı çok sevdi diye
Terketmek kanun mu aşk kitabında
Sanki kalbim duraçak,
Yarden ayrı yaşarken,
Belki dilim susaçak
–Yarsız cümle kurarken.
–Neşesiz gün dolmasın.
Yarim için yaşarım,
Sevdasıyla çoşarım.
Ardı sıra koşarım.
–Yarsız cümle kurarken.
–Neşesiz gün dolmasın.
Meyil verip sevmişken,
El sözünü duymazken,
Yare gönül vermişken,
–Yarsız cümle kurarken.
–Neşesiz gün dolmasın.
Hastalığım sonradan,
Yalnızlığım doğuştan.
Hasretin çığlık doruğunda
Çığ olan sevdam.
Boynu bükük resimler
Anlatır sensizliğimi
Anladığın kadar duyabilirsin beni
Papatyalar suskun şimdi
Geceler ikindi
Zamansız görülen düş
Gerçeklere yenildi.
Sen susarsın ben susmadan
Konuşmaya diyet ödeyen sevgimiz
Sanki Azraili olur yüreğimin
Sen göremezsin içimdekini
Giderken arkana bakmadın ki
Gül koklayan yutkunur,
Yanıyorsa gül ellerinde
Seven hisseder ayrılığı dil ile söylenmeden
Önce gözlere yansır kalbe dair herşey
Nefret mi, sevgimi anlarsın sevilmediğini
Gönlün isyanlarda olsa da dinecektir öfken
Alışırsın zamanla
Seven affeder sonuçta
Terk edilmek ne kadar koysa da erkeklik gururuna
Küskün şiirler nasıl yazılır
Böyle zamanlarda anlaşılır
Güneşte nasıl donarmış insan
Ayrılık demlenir gecenin ıssız yalnızlığında
Ay’ın suskunluğunda
Bir devre damgasını vuran
Şiirler okursun mum ışığında
Eski aşklara fatihalar gönderirsin
Vakit teheccüd namazına uygunsa
Ölü doğan sevdalara inat
Bu benim türküm, yine çalıyor radyoda;
‘’Bahçelerde mor meni
Verem ettin sen beni
Nasıl verem olmayım
Eller sarıyor seni’’
Bu şiir artık bitmeli
Benim bittiğim gibi
Okursun belki
Sana yazılmış bu şiirim,
Unutma gülüm:
‘’AŞK İNTİHAR EDER, DERİN YALNIZLIKLARDA!’’
Aşk imiş pervaneye deveran ettiren
Aşk imiş bülbüllere feveran ettiren
Gülü bülbül derdiyle solduran aşk imiş
Bülbül gönlünü gamla dolduran aşk imiş
Aşk imiş kalplere saplanan büyük acı
Aşk imiş büyük acıların tek ilacı
Alemi etrafında döndüren aşk imiş
Cehennemim narını söndüren aşk imiş
Aşk imiş Mecnun’u çölden çöle gezdiren
Aşk imiş Leyla’ya mecnununu sezdiren
İbrahim’i ateşten koruyan aşk imiş
İsmail’i bıçağa yollayan aşk imiş
Aşk imiş Yusuf’u Mısır’a sultan eden
Aşk imiş Züleyha’yı eriten tüketen
Muhammed’i miraca götüren aşk imiş
Ümmetinin yanına getiren aşk imiş
Aşk imiş içimdeki sır, sıkı kördüğüm
Aşk imiş Rabia’nın yüzünde gördüğüm
Hayatımdaki mana, sevdiğim, aşk imiş
Diğerleri bir yana, sevdiğim, aşk imiş.
Ey aşk;
Yüzünü bana çevir
Şahlan ve kalk ayaklarının üzerine,
Ve de ki; Benim galibi bu oyunun…
Hüküm verdim ve gömüldün
Toprağın derinlerine,
Ve cevap vereyim sana;
İşte burdayım! ! !
Minicik yüreciğim,
Ve kanayan gözlerimle,
Arta kalanında senin,
Senden kalanla…
Ezilen yanlarımla,
Burdayım ey aşk.
Ey aşk! ! !
Yüzünü bana çevir,
Ey aşk,
Bildiğim bu değil benim,
Kaç tane yüzün var senin…
Kaybolup giden o yılların hartana.
Gözlerim bakar ufuktaki sonsuzluğa.
Ne bir çare, yetmez gönül feryadına.
Yaralı yüreğim kapılır bu hicrana.
Bir figan-ı yar kalır mazide.
Gam dolu, acı dolu bir yürekte.
Umutsuzca yaş akar bu gözlerde.
Sel misali akıp gider içimde.
Aşkın kök salmış saf yüreğimde.
Yayılmış insafsızca tüm bedenimde.
Mahkûm etti beni acılı yataklara…
Seni sayıklar oldum mavi semalarda.
Bekledim yar seni, sen dolu yüreğimde
Gelmedin, kahroldum aşkından bende.
Mecnuna döndüm sen dolu yüreğimde.
Dolaşır oldum tek başıma bu çöllerde
Mehmet Çiçek
|
|
 |
|
|
|
|